21 Ocak 2014 Salı

DALLAS BUYERS CLUB

1986...
Aids vakalarının resmi olarak ilk kez tanımlandığı ve yaygınlaşmasının arttığı 80'li yıllar.
Ron Woodroof adındaki bir rodeocu, hiç ummadığı bir anda ön yargılarla dolu olduğu, kendisine hiç bulaşmayacağını düşündüğü bir hastalığa yakalanır: Aids

İlk olarak bir inkar aşamasından geçen Woodroof, zamanla kabullenir ve bir mücadeleye başlar.
Hem hastalıkla hem de bir zamanlar kendisinin de davrandığı şekilde davranan, dışlayan insanlarla, eski arkadaş çevresiyle ve tıp dünyasıyla mücadele eder. Bu durum onu zamanla keskin bir doğru-yanlış ayrımını yapmaya sürükler.

Dallas Buyers Club; şüphesiz bu ödül döneminin şu zamana kadar Her ile beraber izlediğim en iyi iki filmden biri. Oldukça çarpıcı, izleyiciyi içine çeken bir hikaye, oldukça sağlam eleştiriler içeren bir film.
Woodroof'un çaresizliği, hastanede tanıştığı Rayon ile işbirliği yaparak sadece kendileri için değil, zamanla gittikçe büyüyen, sayısı artan Dallas alıcıları kulübü üyeleri için bir umuda yolculuğunun hüzünlendiren, kimi yerde de keyifle izleten hikayesi.

Herhangi bir duygu sömürüsü olmadan, izleyiciyi boğmadan da anlatmak istediğini, hikayesini çok güzel anlatıyor Dallas Buyers Club. Takdir edilesi.

Filmi üst seviyeye taşıyan nokta ise şüphesiz oyunculuklar.
Ben kendi adıma bu yıl izlediğim en iyi performanslardan ikisine şahit oldum bu filmde: Matthew McConaughey ve Jared Leto. 
Altın Küre ödüllerinde drama dalında En iyi erkek oyuncu (Matthew McConaughey) ve En iyi yardımcı erkek oyuncu (Jared Leto) ödüllerini kimseye kaptırmayan ikili Oscar'ın da en güçlü adayları.
McConaughey'in Oscar için önünde Leonardo Dicaprio gibi güçlü bir isim olsa da Jared Leto'nun ödüle uzanma ihtimali çok yüksek diye düşünüyorum. Hele ki sinemaya ara verdikten sonra böyle sıradışı bir rolle geri dönüp üstüne ödül almasından sonra Leto'yu hayranlıkla izlemekten başka bir şey kalmıyor insana.

Dallas Buyers Club; abartısız, sade bir drama ve güçlü oyunculuklarla dolu bir film.
Akademi ''En iyi film'' ödülü vermeyecektir tahminimce ama keşke şaşırtsa.

İyi seyirler.

19 Ocak 2014 Pazar

FAZLA KONUŞULMUŞ, FAZLA SÜSLÜ BİR FİLM: AMERICAN HUSTLE

Görkemli bir oyuncu kadrosu, süslenmiş bir prodüksiyon, David O. Russell usulü tipik bir Hollywood örneği: American Hustle
Altın Küre'de En iyi Müzikal/Komedi, En iyi kadın oyuncu ve En iyi yardımcı kadın oyuncu dallarında ödülün sahibi olduktan sonra bir de üstüne 10 dalda Oscar'a aday olunca son günlerin en çok konuşulan yapımı oldu ''American Hustle''

Peki bunca konuşulmayı  ve 10 dalda Oscar adaylığını hak ediyor mu derseniz benim cevabım hayır.
Oyuncu kadrosuna rağmen, özellikle filmi sırtlayan Christian Bale ve Amy Adams faktörlerine rağmen American Hustle ile yıldızım barışmadı maalesef. Geçen yıl ses getiren bir başka David O. Russell yapımı Silver Linings Playbook'u da sevememiştim. Bu yıl da bir başka Russell yapımı ile bu durum devam etti.
Anlaşılan David O. Russell yapımları ile aram iyi olmayacak bir türlü.

Öncelikle belirteyim, kötü bir film mi? Hayır. Ancak bu kadar konuşulmayı da adaylar arasında ön plana çıkarılmayı da hak etmiyor kanımca (Her ve Dallas Buyers Club gibi iki güçlü aday varken)
Çok iyi pazarlanmış bir film diyebilirim American Hustle için.
Dönem filmi olmasının verdiği avantaj, süslü bir 70'ler havası, birbirinden ünlü oyuncu kadrosu. Ancak benim için kurtarmaya yetmedi bunlar.

Neyse, yazının daha fazla hiciv yazısına dönüşmesini istemiyorum. Sevmediğim anlaşıldı zaten. İyi yanları yok mu? Var, elbette.
Oyunculuklar gayet güzel. Daha doğrusu Christian Bale ve Amy Adams çok iyiler. Oscar adaylıkları isabet olmuş, sevindim. Özellikle Christian Bale'i bir kez daha hayranlıkla izledim.
Joaquin Phoenix'in aday olamamasının acısı var elbette. Ancak Christian Bale'in değil de Chiwetel Ejiofor'un yerine aday olabilmesini dilerdim. O yüzden Bale'in adaylığı hakkında olumsuz konuşamayacağım.

Ancak aday olduğu ''En iyi erkek oyuncu'' kategorisinde gönlümden geçen isim Matthew McConaughey. Bir de henüz performansını izlemediğim Leonardo Dicaprio da bu yıl ismi sıkça geçenlerden. O yüzden üç yıl ara ile ikinci Oscar'ını alacağını sanmıyorum.

Amy Adams ile ilgili diyebileceğim şey ise; filmin Oscar'da aday olduğu dallarda ödüllendirilecek tek ismi olabilir. Henüz Oscar'a uzanamamış olması, Christian Bale ve Jennifer Lawrence'ın da yakın zamanda ödüllendirilmiş olmasından dolayı böyle düşünüyorum.
Bradley Cooper da her geçen film oyunculuğuna daha fazla şey katıyor. Silver Linings Playbook'da nötrdüm, bu filmde sevdim. Ancak Oscar'a uzanabilecek bir rolü yok. Rakipleri bir hayli dişli. Zayıf halka olarak görüyorum.

Akademi ''American Hustle'' hakkında ne düşünür, ''En iyi film'' ödülünü verir mi bilmiyorum ama ben sevemedim.
Fazlaca konuşulmayı başarmış ancak abartılmış bir film ''American Hustle''
Filme dair en en akılda şey ise oyunculuklarıyla Christian Bale ve  Amy Adams.
İyi seyirler.

18 Ocak 2014 Cumartesi

BİRAZ MÜZİK, BOLCA COEN: INSIDE LLEWYN DAVIS

Bu yıl akademiye olan en büyük itirazlarımdan biri: Inside Llewyn Davis
Yazıya bu sitem ile başlamak istedim. Coen Kardeşlerin son filmi Inside Llewyn Davis'i izledikten sonra ilk düşündüğüm şeylerden biri Akademi Ödülleri'nde yer alması gerektiği oldu. Akademi tarafından gereksiz bir şekilde dışlandığını düşündüm. Bunda Coen Kardeşleri tekrar ödüllendirmek istememeleri düşüncesinin payı var mı bilmiyorum ama adaylık olmalıydı.

Evet, tekrar Coen Kardeşler, üstüne bolca Folk, müzisyen, Coen Kardeşler imzası olduğunu belli eden bir film. Karşımızda: Inside Llewyn Davis
Coen Kardeşler'in imzası diyorum, çünkü sıradan bir biyografi olabilecek filmi ancak Coen Kardeşler böyle farklı işleyebilirdi. Inside Llewyn Davis, Coen filmografisini sevenlerin hiç zorlanmadan ısınabileceği bir film.

Konunun içinde Folk müzik, bir de Coen Kardeşlere ait bir film olunca zaten beğenmem kaçınılmazdı fragmanı izlediğimden beri. Öyle de oldu. Böyle öteden beri Coen filmlerine ilgi duyan biri olarak da bu filme olan yorumlarım, değerlendirmelerim de haliyle objektif değerlendirmeden uzak oldu, mazur görünüz.

Aslında müzik piyasasında tutunmaya çalışan karakterimiz Llewyn Davis'in hikayesini anlatırken içine bolca melankoli serpiştirmiş olmalarına rağmen dozunda mizahı da ihmal etmiyor Coen'ler.
Beklenmedik yerde sizi vurabiliyor, güldürebiliyor da. Hikayenin akışı yerli yerinde, sinematografi de fazlasıyla başarılı. Kabul edeyim ki sonlara doğru, filmin başından itibaren hakim olan o ''büyülü'' diye tanımlayabileceğim atmosferi biraz kaybetse de filmin geneline yayarsak bu durumdan hiç şikayetçi olmadım zaten.

Ve oyunculuk kısmı. Oscar Isaac hem sesiyle hem oyunculuğuyla oldukça başarılı bir iş çıkarmış. Ama Oscar'lık bir performans olmadığını söyleyebilirim. Bu yüzden neden aday olmadığını anlayabilirim.
Ancak Oscar'daki adaylar arasında Chiwetel Ejiofor olunca insan gayet Oscar Isaac da aday gösterilebilirmiş diyor.
Carey Mulligan'ı ilk iki dakika tanıyamadım bile. Gayet başarılıydı. Öte yandan bir John Goodman var ki filme çok güzel oturmuş. Onu seyretmesi çok zevkliydi.

Müzik konusuna gelirsek; söyleyecek çok şey var aslında ama şöyle özet geçeyim. Salonca filmin sonunda credits akarken oturduk, dinledik. Sonra eve geldim, şimdi de bu yazıyı yazarken arka planda soundtrack albümü çalıyor.
Bir de soundtrack'inden bir parça paylaşayım. Siz de benim gibi çok seversiniz belki. Filmin müziklerine dair de bir fikir verir dinleyince.

Sonuç olarak ben çok beğendim. Son yıllardaki en iyi, en Coen işleri. A Serious Man'dan daha çok beğendim. Umarım size de keyif verir. 8/10
İyi seyirler.

17 Ocak 2014 Cuma

86. OSCAR ÖDÜL TÖRENİ ADAYLARI

Ellen Degeneres'in sunumuyla bu yıl 2 martta düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak olan 86. Oscar ödülleri adayları 16 Ocak Türkiye saatiyle 15.40'da açıklandı.
Adayların açıklanmasının ardından her yıl olduğu gibi bu yıl da eleştirilen adaylıklar, adaylar arasında yer almamasına içerlenen filmler, oyuncular eksik olmadı.

Ben hemen en büyük sitemlerimi belirteyim. Öncelikle Joaquin Phoenix. Akademi tarafından üvey evlat muamelesi görmeye devam eden Phoenix, anlaşılan ne yapsa yaranamayacak. ''Her'' filmindeki performansıyla bırakın adaylığı, ödül için bile iddialı olabilecek bir isimken akademinin bir adaylığı bile çok görmesi hiç olmadı.
Öte yandan bu yıl da Oscar'ı kovalayacak olan Leonardo Dicaprio için sanki bir Oscar kapısı mı aralandı diye düşünmedim değil. Adaylar arasında en ciddi rakibi henüz performansını görme şansım olmayan Matthew McConaughey.
Eğer bunların dışında olur da Chiwetel Ejiofor ödülü alırsa adaylar arasında en çok şaşıracağım isim olur.

Aday filmlerin tamamını izlediğimde itirazlarım da çoğalacaktır sanırım. Örneğin bugün vizyona girecek olan Coen Kardeşler filmi Inside Llewyn Davis'in En iyi görüntü yönetimi ve en iyi ses miksajı dışında adaylık almaması dikkatimi çekti. Filmi izledikten sonra bir de değerlendirmek gerek.
Daniel Brühl'ün da alamadığı adaylık sosyal medyada en çok itiraz edilen konulardan biriydi.

En çok adaylık alan filmler ise 10 dalda adaylık ile ''Gravity'' ve ''American Hustle'' oldu.
Tüm adaylıkların listesi:

En İyi Film
American Hustle
Captain Phillips
Dallas Buyers Club
Gravity
Her
Nebraska
Philomena
12 Years A Slave
The Wolf of Wall Street
En İyi Erkek Oyuncu
Christian Bale (American Hustle)
Bruce Dern (Nebraska)
Leonardo DiCaprio (The Wolf Of Wall Street)
Chiwetel Ejiofor (12 Years A Slave)
Matthew McConaughey (Dallas Buyers Club)
En İyi Kadın Oyuncu
Amy Adams (American Hustle)
Cate Blanchett (Blue Jasmine)
Sandra Bullock (Gravity)
Judi Dench (Philomena)
Merly Streep (August: Osage County)
En İyi Yönetmen
David O. Russell (American Hustle)
Alfonso Cuaron (Gravity)
Alexander Payne (Nebreska)
Steve Mcqueen (12 Years A Slave)
Martin Scorsese (The Wolf Of Wall Street)
En İyi Orjinal Senaryo
American Hustle
Blue Jasmine
Dallas Buyers Club
Her
Nebreska
En İyi Uyarlama Senaryo
Before Midnight
Captain Phillips
Philomena
12 Years A Slave
The Wolf Of Wall Street
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Barkhad Abdi (Captain Phillips)
Bradley Cooper (American Hustle)
Michael Fassbender (12 Years A Slave)
Jonah Hill (The Wolf Of Wall Street)
Jared Leto (Dallas Buyers Club)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu:
Sally Hawkins (Blue Jasmine)
Jennifer Lawrence (American Hustle)
Lupita Nyong'o (12 Years A Slave)
Julia Roberts (August: Osage County)
June Squibb (Nebreska)
En İyi Yabancı Film
The Broken Circle Breakdown
The Great Beauty
The Hunt
The Missing Picture
Omar
En İyi Animasyon
The Croods
Despicable Me 2
Ernest & Celestine
Frozen
The Wind Rises
En İyi Görüntü Yönetimi
The Grandmaster (Philippe Le Sourd)
Gravity (Emmanuel Lubezki)
Inside Llewyn Davis (Bruno Delbonnel)
Nebraska (Phedon Papamichael)
Prisoners (Roger A. Deakins)
En İyi Kurgu
All Is Lost (Steve Boeddeker and Richard Hymns)
Captain Phillips (Oliver Tarney)
Gravity (Glenn Freemantle)
The Hobbit: The Desolation of Smaug (Brent Burge)
Lone Survivor (Wylie Stateman)
En iyi Belgesel
The Act Of Killing
Cutie And The Boxer
Dirty Wars
The Square
20 Feet From Stardom
En İyi Kısa Belgesel
CaveDigger (Jeffrey Karoff)
Facing Fear (Jason Cohen)
Karama Has No Walls (Sara Ishaq)
The Lady in Number 6: Music Saved My Life (Malcolm Clarke ve Nicholas Reed)
Prison Terminal: Last Days of Private Jack Hall (Edgar Barens)
En İyi Orjinal Şarkı
Alone Yet Not Alone (Alone Yet Not Alone)
Happy (Despicable Me 2)
Let It Go (Frozen)
The Moon Song (Her)
Ordinary Love (Mandela: Long Walk to Freedom)
En İyi Müzik
The Book Thief (John Williams)
Gravity (Steven Price)
Her (William Butler and Owen Pallett)
Philomena (Alexandre Desplat)
Saving Mr. Banks (Thomas Newman)
En İyi Sanat Yönetimi
American Hustle (Judy Becker and Heather Loeffler)
Gravity (Andy Nicholson, Rosie Goodwin ve Joanne Woollard)
The Great Gatsby (Catherine Martin ve Beverley Dunn)
Her (K.K. Barrett, Gene Serdena)
12 Years a Slave (Adam Stockhausen ve Alice Baker)
En İyi Kostüm
American Hustle (Michael Wilkinson)
The Grandmaster (William Chang Suk Ping)
The Great Gatsby (Catherine Martin)
The Invisible Woman (Michael O’Connor)
12 Years a Slave (Patricia Norris)
En İyi Makyaj
Dallas Buyers Club (Adruitha Lee ve Robin Mathews)
Jackass Presents: Bad Grandp (Stephen Prouty)
The Lone Ranger (Joel Harlow ve Gloria Pasqua-Casny)
En İyi Görsel Efekt
Gravity (Tim Webber, Chris Lawrence, Dave Shirk ve Neil Corbould)
The Hobbit: The Desolation of Smaug (Joe Letteri, Eric Saindon, David Clayton ve Eric Reynolds)
Iron Man 3 (Christopher Townsend, Guy Williams, Erik Nash ve Dan Sudick)
The Lone Ranger (Tim Alexander, Gary Brozenich, Edson Williams ve John Frazier)
Star Trek Into Darkness (Roger Guyett, Patrick Tubach, Ben Grossmann ve Burt Dalton)
En İyi Ses Kurgusu
All is Lost (Steve Boeddeker ve Richard Hymns)
Captain Phillips (Oliver Tarney)
Gravity (Glenn Freemantle)
The Hobbit: The Desolation of Smaug (Brent Burge)
Lone Survivor (Wylie Stateman)
En İyi Ses Miksajı
Captain Phillips (Chris Burdon, Mark Taylor, Mike Prestwood Smith ve Chris Munro)
Gravity (Skip Lievsay, Niv Adiri, Christopher Benstead ve Chris Munro)
The Hobbit: The Desolation of Smaug (Christopher Boyes, Michael Hedges, Michael Semanick ve Tony Johnson)
Inside Llewyn Davis (Skip Lievsay, Greg Orloff ve Peter F. Kurland)
Lone Survivor (Andy Koyama, Beau Borders ve David Brownlow)
En İyi Kısa Film (Animasyon)
Feral (Daniel Sousa ve Dan Golden)
Get a Horse (Lauren MacMullan ve Dorothy McKim)
Mr. Hublot (Laurent Witz ve Alexandre Espigares)
Possessions (Shuhei Morita)
Room on the Broom (Max Lang ve Jan Lachaue)

16 Ocak 2014 Perşembe

SON SULTAN: AHMET ERTEGÜN VE ROCK'N ROLL'UN YÜKSELİŞİ

"Atlantic Records'u kurmamızın sebebi, müziklerini beğendiğimiz birkaç şarkıcı ile kontrat imzalamak ve satın almak isteyeceğimiz albümlerini çıkartmaktı. Açıkçası asla çok eğlenceli bir şeyler yaparak para kazanabileceğimi düşünmedim. Yanılmış olduğum için çok mutluyum."

Ray Charles, Ella Fitzgerald, Miles Davis, Frank Zappa, Led Zeppelin, Stevie Wonder, Rolling Stones ve daha nice dünya çapında dinlenen müzisyen ve grupları müzik dünyasına kazandırmış, 16 yaşında plak toplamaya başlayan, 18 yaşına geldiğinde 50000 plak sahibi olan, borç parayla kurduğu Atlantic Records ile sadece ABD'de değil, dünya çapında üne kavuşan bir prodüktör.
Kendi kurduğu futbol takımına Pele'yi transfer edebilen çok yönlü bir insan.
Ve daha hakkında söylenecek nice enterasan, şaşırtıcı bilgiler... İlginç ve başarılarla dolu 83 yıllık bir hayat hikayesi: Ahmet Ertegün.

Ahmet Ertegün ismi, keşfettiğim günden bugüne ilgimi çekmiş bir hayat hikayesi oldu. İsmini duyana kadar, Led Zeppelin gibi dinleyip sevdiğim onca ismin arkasında olduğundan bihaberdim. Tesadüfen keşfettim.
İnternette bulduğum yarım yamalak biyografilerden kendisi hakkında bilgi edindim. Bilgi edindikçe de şaşırdım.
1939'da daha 16 yaşında iken başlayıp müzik ile içli dışlı geçmiş bir hayat, ABD'nin en önemli 5 plak şirketi arasına giren bir şirketin sahibi, 2006'da bir Rolling Stones konseri sırasında fenalaşıp bitkisel hayata giriş sürecinden sonra 15 Aralık 2006'da sona eren bir hayat.

Şüphesiz daha söylenecek pek çok şey. Tabii kendisi hakkındaki eleştirilerin, tartışmaların da ardı arkası kesilmedi. Bunlardan en önemlisi; büyük bir plak şirketinin başındaki bir Türk olmasına rağmen, Türk Müziğine herhangi bir katkı sağlamamış ve Türk Müziğine bir yetenek yetiştirmemiş olması eleştirisiydi.
Ancak bir şey var ki o da seven veya sevmeyen tüm insanların duyduğu saygı ve itibardı. Ahmet Ertegün şüphesiz müziğe büyük katkı sağlamış insanlardan biri olarak kayıtlara geçti.
Dünya müziği için kolay kolay bir Türk ismin ulaşamayacağı bir konuma sahip oldu.
Dipnot: 2004 yapımı ''Ray'' filminde kendisini Curtis Armstrong canlandırmıştı.

 Şimdi bu ilginç yaşam öyküsünü daha yakından tanımak için bir fırsat var. Bu ay Dilek Cenkçiler çevirisiyle April Yayınclık tarafından çıkarılan Robert Greenfield'in ''Son Sultan: Ahmet Ertegün ve Rock'n Roll'un yükselişi'' raflarda yerini aldı.

Sadece Ahmet Ertegün'ü tanıyıp tanımamakla alakalı değil, müzik dünyasına uzun bir yolculuğa çıkmak isteyenler için de bir fırsat niteliğinde.





15 Ocak 2014 Çarşamba

SİNEMA-TELEVİZYON DÜNYASINDAN BİR İKİ GELİŞME...

Digiturk üyesi olmayan Oscar takipçisi sinemaseverler için kötü bir haber var (ki bu gruba ben de dahilim)
Yıllardır Doğuş yayın grubu kanallarında izlemeye alışkın olduğumuz Oscar ödül töreni bu yıl sadece       Digiturk'un yeni kanalı Moviemax Oscars kanalında yayınlanacak. Önümüzdeki yıllarda da böyle mi olacak bilmiyorum ancak en azından bu yıl durum bu maalesef.

Anlayacağınız, 2 mart gecesi Oscar'ı Yekta Kopan, Mehmet Acar, Tuğrul Eryılmaz gibi aşinası olduğumuz isimlerin yorumlarıyla takip edemeyeceğiz. Bir hayli garip bir durum olacak yıllardır takip edenler için.

İkinci bir gelişme, televizyon dünyasıyla ilgili. HBO'nun Aaron Sorkin imzalı tv dizisi ''The Newsroom'' için önümüzdeki 3. sezon final sezon olacak. Bir başka sezon için onay çıkmadı.
Daha öncesinde de dev bütçeli yapımlarının maliyeti için bazı dizilerini yayından kaldırma kararı aldığı bilinen kanal, The Newsroom takipçileri tarafından da eleştiriler alacak gibi görünüyor.
Gerekçe olarak yeterli reytinge ulaşamaması gösteriliyor. Yani suyun üstünde görünen sebep bu, altında başka sebepler varsa da biz bilemiyoruz.
Will McAvoy ve ekibini 2014'te son kez izleyeceğiz.

14 Ocak 2014 Salı

HER

Akılda kalıcı, hayranlık uyandırıcı, sarsıcı...
Böylesine New York Times usulü bir tanım yapmak istemezdim ama tanımlayacak üç kelime bulsam böyle derdim. Daha çok tanım da bulunabilir bu filmin hissettirdikleri için, böyle bir film var işte karşımızda: Her

Ardı ardına olumlu yorumlar geldiğinde söylemeliyim ki o kadar da değildir diye düşünmüştüm. Ancak arkası kesilmeyen 10 üzerinden 8'li 9'lu puanlar, senaryosuna ve Joaquin Phoenix'in oyunculuğuna dizilen övgüler bir anda Her'e odaklanmama neden oldu.
En sonunda geçtiğimiz gece Altın Küre öncesi izleme fırsatı buldum. Sonuç mu? Abartı değilmiş. Hem de hiç değil.
Hemen belirteyim bize bu filmi sunan Spike Jonze bu enfes filmin senaryosu ile Altın Küre'de en iyi senaryo dalında ödülün sahibi oldu.

Uzun zamandır hiçbir filmi izlerken bu kadar net, keskin, berrak düşüncelere sahip olmamıştım. Bu hissettirdiği açıdan eşsiz. Size anlatmak istediğini oldukça sade, net bir şekilde anlatan, daha doğrusu anlatmaktan ziyade size film boyunca yol gösterip o duyguya ulaşmanızı amaçlayan ve çok da başarılı olan bir film Her.

Bir distopya diyebilirim bu film için. Eminim bu konuda yalnız değilimdir. Yakın geleceğin gelişen teknolojiyle çevrili dünyasında yalnız bireylerin teknolojinin sunduğu imkanlara sarılma hali, teknolojinin artık insanlara kolaylık sağlamaktan öte boyuta geçip insanların hayatına, duygularına doğrudan etki edebildiği karmaşık bir dünya.

Joaquin Phoenix için ne denir bilmiyorum. Kendisinin bir hayranı olmadım bugüne dek. The Master'da bile.
Ancak oyunculuğuyla Her filmine Spike Jonze ile birlikte ruh katan bir başka isim olmuş. Unutmadan Amy Adams'ı da eklemek lazım.

Lafı fazla allandırıp pullandırmayacağım. Net olarak ifade edip tavsiye edeyim. Kendimi bir film eleştirmeni olarak görmediğim için filmin teknik kısmını, ince detaylarını yazmak, irdelemek haddime değil, orası işinde yetkin eleştirmenlere kalmış. Ben filmin hissettirdiklerini yazmaya çalıştım. Umarım fikir vermiştir.

Geçen; kısa bir Twitter muhabbetine konu oldu ayrıca Her. Filmin anlamını yansıtan değerli sözler çıktı ortaya. Filmden bahsederken böyle bir tat veren filmlerin çoğaldığı bir sinema dünyası düşündük, sorguladık.
O zaman hissedilenler sıradanlaşmaz, iyi filmler de değerini kaybetmez miydi diye sorduk. Bu yüzden Her gibi bir film karşımıza çıkınca yeni keşfedilmiş, bir hazine değeri gördüğünü düşündük izleyicinin gözünde. Sinema bu yüzden daha güzel dedik.

Sonuç olarak şöyle ortak paydada buluştuk: Keşfetmekten duyduğumuz hazzın nedeni bu. Evet, Her sinemayı güzelleştirdi, ne mutlu bize. Bir de sinemanın bizim için zor sıradanlaşacağına karar verdik, iyi ki var dedik.

Diyeceğim o ki; bir sinemaseverin bu yıla dair mutlaka izlemesi gereken filmlerden biri olmuş Her. İzleyip tadını çıkarmanız dileğiyle.
İyi seyirler.

13 Ocak 2014 Pazartesi

BLOG DEPOSU- BLOG YARIŞMASI 2014 BAŞLIYOR

Yayınlarını, paylaştıklarını geniş kitlelere ulaştırma konusunda sıkıntı yaşayan birçok blog sahibi için oldukça yararlı bir site olduğunu düşündüğüm blogdeposu.blogspot.com, 2014 blog yarışması düzenliyor.

Yarışmada dereceye giren bloglar için ana sayfasında bir yıl boyunca doğrudan link verecek olan yarışmaya katılmak ve şartlarını öğrenmek için sayfasını ziyaret edebilirsiniz:
http://blogdeposu.blogspot.com/2014/01/blog-deposu-blog-yarsmas-2014-baslyor.html

''BLOG DEPOSU ÜCRETSİZ BLOGLARINIZI TANITIYOR''

Blog Deposu, tüm blog sahipleri için oldukça yararlı bir hizmet sunuyor. Paylaşmaya değer.
http://blogdeposu.blogspot.com/2013/12/blog-ekle.html

71. KEZ ALTIN KÜRE

Aday bazı filmleri izleyememiş olmamdan dolayı tören boyunca ''Şu filmi de Oscar öncesi izlesem iyi olacak'' diye not düştüğüm, genel itibariyle tarafsız düşüncelerle izlediğim bir tören oldu 71. HFPA Golden Golden ödül töreni.

Drama dalında en iyi erkek oyuncu ve en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında kimseye söz bırakmayan Dallas Buyers Club, Müzikal/Komedi dalında en iyi film, en iyi kadın oyuncu ve en iyi yardımcı kadın oyuncu dallarında ödülün sahibi olan American Hustle, Müzikal/Komedi dalında en iyi erkek oyuncu dalında aldığı tek ödülle geceyi kapatan The Wolf of Wall Street henüz izlemediğim, yakın zamanda mutlaka izlenecekler listesinde en başta yer alan filmler oldu.

Yabancı dilde en iyi film dalında ise izleyenlerden methini sıklıkla duyduğum Le Grande Bellezza (The Great Beauty) gecede en çok dikkatimi çeken filmlerden biri oldu. O da izlenecek elbette.
7 dalda adaylık alan 12 Years a Slave ise tek ödülünü gecenin sonunda En iyi film-Drama dalında aldı.

En iyi yönetmen ödülü ise yaptığı işleri pek sevdiğim ve Gravity ile ödül almasını gönülden istediğim Alfonso Cuaron'un oldu. Gecenin sonucuna sevindiğim dallarından biri oldu Yönetmen dalı.

Oyunculuk dallarında Dallas Buyers Club, şüphesiz gecenin en çok dikkat çeken filmiydi. Matthew McConaughey (En iyi erkek oyuncu) ve Jared Leto'nun (En iyi yardımcı erkek oyuncu) aldığı ödül ile geceyi iki ödül ile kapattı Dallas Buyers Club.
Cate Blanchett, Blue Jasmin'deki rolüyle en iyi kadın oyuncu-drama ödülünün sahibi oldu.
Labor Day filmindeki performansını merak ettiğim Kate Winslet ise adaylığının olduğu geceye katılmayan isimlerdendi.

Ve Leonardo Dicaprio... Açıkcası törenden sadece bir saat önce bitirdiğim Her'in ve üzerimde muazzam bir etki bırakan Joaquin Phoenix'in ödüllendirilmesini isterdim ancak kazanan Dicaprio olunca pek de üzülemedim.

Gecenin gönlümden geçen filmlerinden biri Her filmiydi. Törenin hemen öncesinde de izleyince ödül almasını istediğim bir filmdi. Phoenix ödül alamasa da Spike Jonze, insanı kendine bağlayan senaryosuyla en iyi senaryo ödülünü aldı.

Cecil B. DeMille ödülü Woody Allen'ın olurken efsane yönetmen Allen her zamanki gibi ödül törenine katılmamayı seçti. 48 yılda kendi yazıp yönettiği, prodüktörlüğünü de yaptığı 72 film ile zaten haketmişti.

Dizi ödüllerinde Behind The Candelabra beklendiği gibi mini dizi/tv filmi ve en iyi erkek oyuncu ödüllerinin sahibi olurken, bu yıl son kez aday olarak gördüğümüz Breaking Bad ise drama dalının tek hakimiydi.

Ve not: Ödül sunumunu en eğlenceli bulduğum isim Emma Thompson'du.

Bu ödüllere bakıp Oscar için bir şeyler söyleyemeyiz, son yıllardaki ödül dağılımına baktığımızda Altın Küre ve Oscar arasında farklı sonuçlar çıktığını görebiliriz. O yüzden Altın Küre pek de Oscar'ın habercisi değil diyebiliriz. Akademi ne karar verir, ne düşünür bunu Mart ayındaki törende göreceğiz.

Darısı Oscar'a, bol sinema dolu günler dileğiyle...

Ödüllerin tam listesi:

En İyi Film – Drama
12 Years a Slave
En İyi Film – Müzikal / Komedi
American Hustle
En İyi Yönetmen
Alfonso Cuaron, “Gravity
En İyi Erkek Oyuncu – Drama
Matthew McConaughey, “Dallas Buyers Club”
En İyi Kadın Oyuncu – Drama
Cate Blanchett, “Blue Jasmine”
En İyi Erkek Oyuncu – Müzikal / Komedi
Leonardo DiCaprio, “The Wolf of Wall Street”
En İyi Kadın Oyuncu – Müzikal / Komedi
Amy Adams, “American Hustle”
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Jared Leto, “Dallas Buyers Club”
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Jennifer Lawrence, “American Hustle”
En İyi Senaryo
Her
En İyi Animasyon Film
Frozen
Yabancı Dilde En İyi Film
The Great Beauty
En İyi Müzik
All Is Lost
En İyi Şarkı
 “Ordinary Love” – U2 (“Mandela: Long Walk to Freedom”)
Cecil B. DeMille Ödülü
Woody Allen

Televizyon Ödülleri
En İyi Dizi – Drama
Breaking Bad
En İyi Mini Dizi / TV Filmi
Behind the Candelabra
En İyi Erkek Oyuncu – Drama
Bryan Cranston, Breaking Bad
En İyi Kadın Oyuncu – Drama
Robin Wright, House of Cards
En İyi Dizi – Komedi
Brooklyn Nine-Nine
En İyi Erkek Oyuncu – Komedi
Andy Samberg, Brooklyn Nine-Nine
En İyi Kadın Oyuncu – Komedi
Amy Poehler, Parks and Recreation
En İyi Erkek Oyuncu – Mini-Dizi / TV Filmi
Michael Douglas, Behind the Candelabra
En İyi Kadın Oyuncu – Mini-Dizi / TV Filmi
Elisabeth Moss, Top of the Lake
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu – Mini-Dizi / TV Filmi
Jon Voight, Ray Donovan
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu – Mini-Dizi / TV Filmi
Jacqueline Bisset, Dancing on the Edge
Bumerang - Yazarkafe