31 Ekim 2015 Cumartesi

İLLÜSTRASYONLU HARRY POTTER SERİSİ TÜRKÇE'DE

Daha önce Harry Potter'in yeni kapak tasarımlarıyla yeniden Yky etiketiyle raflara çıkacağı haberine yer vermiştim blogda. Nitekim çıktı da.

Şimdi ise bir başka gelişme var Harry Potter dünyasından. Yky, yurt dışında çıkan Jim Kay imzalı İllüstrasyonlu Harry Potter serisine de kayıtsız kalmadı ve Türk okurlarının beğenisine sunuyor bu ay.

Şimdilik online kitap satış sitelerinde ön siparişe sunulan serinin birinci kitabı Felsefe Taşı, 6 Kasım itibariyle satışa çıkıyor. Kitabın etiket fiyatı ise 60 tl.

Serinin ikinci kitabı Sırlar Odası'nı illüstrasyonlu versiyonla okuyabilmek için ise bir dahaki yıla kadar beklememiz gerekecek.

27 Ekim 2015 Salı

BİR YAZAR BİR KİTAP: ENGİNLİK SERİSİ- LEVIATHAN UYANIYOR

Bilim-kurgu meraklılarının son zamanlarda muhtemelen aşina oldukları bir kitap: Leviathan Uyanıyor.
Yazarlar Daniel Abraham ve Ty Franck'in ''James S.A. Corey'' mahlasıyla çıkardıkları Enginlik Serisinin ilk kitabı.

Kitap 2013 yılında İthaki Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılırken, serinin ikinci kitabı ''Caliban'ın Savaşı'' da aynı yıl Türk okurlarının ilgisine sunulmuştu.

Kitaptan bahsetmemin ise bir başka sebebi var.

Amerikan ''Syfy'' kanalı seriyi ''The Expanse'' adıyla televizyona taşıyor. Aralık ayından itibaren izleyiciyle buluşacak olan dizinin ilk sezonu 10 bölümden oluşacak. Ayrıca dizinin şimdiden ikinci sezon onayını aldığını da belirtmek gerek.

Senaryosunda özellikle, Children of Men'de imzası bulunan Hawk Ostby ismiyle dikkat çeken seri, oldukça ses getireceğe benziyor.

Kitap tanıtım bülteninden:

İnsanlık güneş sistemini Mars'ı, Ay'ı, Asteroit Kuşağı'nı ve de ötesini kolonileştirmiştir. Fakat yıldızlar hâlâ erişilmezdir.

Jim Holden Satürn'ün halkaları ile Kuşak'taki maden istasyonları arasında mekik dokuyan bir buz şilebinin idari subayıdır. O ve mürettebatı Scopuli adındaki terk edilmiş bir gemiye rastladıklarında korkunç bir sırla karşılaşırlar. Bu birileri için uğruna cinayet işlenecek bir sırdır hem de Jim ile mürettebatının hayal bile edemeyecekleri bir ölçekte. Jim gemiyi oraya kimin ve niye bıraktığını bulamazsa güneş sisteminde savaş çıkacaktır.

Dedektif Miller bir kızı aramaktadır milyarlarca kişilik bir sistemdeki tek bir kızı. Fakat kızın ailesinde para boldur ve parayı veren düdüğü çalmaktadır. İpuçları onu Scopuli'ye ve isyancı sempatizanı Holden'a çıkardığında Miller bu kızın tüm olup bitenlerin anahtarı olabileceğini anlar.

Holden ile Miller'ın Dünya hükümeti, Dış Gezegen devrimcileri ve gizli şirketler arasındaki ince bir çizgide yürümeleri gerekmektedir ve şans onlardan yana değildir. Fakat Kuşak'ta farklı kurallar geçerlidir ve küçük bir gemi bile evrenin kaderini değiştirebilir.


24 Ekim 2015 Cumartesi

BLOGCUNUN NOT DEFTERİ

*''Yurdu etkisi altına alan soğuk hava dalgası...'' ile başlayan klasik haber bülteni cümleleriyle başlamayacağım lafa ama havalar böyle çok güzel, pek güzel. Sıcak havaları hiç mi hiç sevmeyen bünyem bu aralar rahat bir nefes alıyor. Gri atmosfere yağmur da eşlik edince tadından yenmedi. Doğa anadan dileğim, biraz daha böyle devam etsin.

 Çıkın, güzel bir doğa yürüyüşü yapın, Markete dalıp sahlep, sıcak çikolata, kahve vesaire        stoğunuzu yapın. Olmadı Instagram tutkunuysanız bol bol fotoğraf çekin, #rain, #cloudy etiketiyle paylaşın falan.
Daha da güzeli, varsa bisiklet, alın bisikletinizi atın kendinizi dağa taşa. Ben bu hafta sonunu şahsen böyle geçireceğim.

*MUSTANG

Fransa'nın Oscar adayı, Deniz Gamze Ergüven filmi ''Mustang'' dün gösterime girdi. Gittim, izledim.
Sonuç: Çok şey anlatmaya çalışan ama anlattıklarının içinde kaybolan, izleyiciye ''kör göze parmak'' misali anlatım sunan bir film Mustang.

Toplumun kadın birey üzerindeki baskısına dair bir şey anlatma çabası var ama çok şeyi de ıskalıyor film. Ayrıca başka eleştirilerde de belirtilmiş, Filmdeki ''baskı'' mevzusu biraz daha Avrupai kalıyor, sadece bir Türkiye senaryosuna adapte edilmiş gibi. Böyle olunca da filmde yapay gözüken çok mevzu var.

Ancak ortada tüm bunlara rağmen iyi bir ilk yönetmenlik performansı olduğu kesin. Mehmet Açar da filmle ilgili kritiğinde belirtmişti. Bu senaryo, daha kötü bir yönetmenin elinde sürünebilirdi.
Deniz Gamze Ergüven'in Mustang'den daha iyi filmler yapacağını umuyorum.

*YEKTA KOPAN'LA NOKTALI VİRGÜL

Yekta Kopan, uzun bir ara verdikten sonra ''Noktalı Virgül'' programı ile, internet ortamında programcılık hayatına geri döndü. Geçen yılki +1 tv günlerinden sonra merakla bekliyordum yeni programını. Yeni mecra, yeni içerik kesinlikle beklediğime değdiğini gösterdi. Şimdilik üç program yayınlandı. Bu hafta Kanyon'a taşınan Dot ekibini konuk etti.

Belirtmeden olmaz. Kanala abone olmanız programın bu mecradaki yayın hayatının devamlılığı için oldukça önemli.
Youtube üzerinden, motto müzik kanalından takip edebilir ve abone olarak destek verebilirsiniz. Benden söylemesi.
https://www.youtube.com/user/mottomuzik/featured

*SHAMELESS DÖNÜYOR

Showtime'in nadide güzelliği Shameless'dan da yeni sezon teaser'ları yayınlandı. Gallagher ailesi 6. sezonuyla 10 Ocakta geri dönüyor.


Benden havadis böyle.
 İyi bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle

7 Ekim 2015 Çarşamba

EDITORS'DAN YENİ ALBÜM: IN DREAM

İngiliz topluluk Editors, 5. albümü In Dream'i geçtiğimiz günlerde yayınladı.
Bu yıl gördüğüm en güzel albüm kapaklarından biriyle dinleyicisini selamlayan albümün şarkı listesi şöyle:

1. "No Harm"
2. "Ocean of Night"
3. "Forgiveness''
4. "Salvation"
5. "Life Is a Fear"
6. "The Law"
7. "Our Love"
8. "All the Kings"
9. "At All Cost"
10. "Marching Orders"

6 Ekim 2015 Salı

BİR ALBÜM: TURN ON THE BRIGHT LIGHTS

1998 Yılında kurulan Interpol topluluğun 2002 çıkışlı ilk albümü.
Her halinden uzun süre demlendiği, çok emek verildiği belli olan bir albüm. Daha ilk parçası ''Untitled'' ile nasıl riskli, deneysel ve hipnotize edici bir albümle karşılacağınızın sinyallerini veriyor.

Dinledikçe hipnotize eden ritmler, sakin, usulca akan parçalar. Vokalde Paul Banks'in etkileyici sesi.

''Turn On The Bright Lights'' her halleriyle farklı Interpol'un dinlenilmesi gereken ilk albümü.

4 Ekim 2015 Pazar

FİLMEKİMİ 2015

Ekim ayı, sinemaseverler için sadece sonbaharın bir parçası değil elbette. Heyecanla beklenen Filmekimi demek aynı zamanda.

2 Ekim Cuma itibariyle İstanbul ve Ankara programı ile açılışı yaptı Filmekimi. Cannes'de, Venedik'te ve çeşitli prestijli festivallerde boy gösteren, ödüller alan filmler Türkiye Prömiyerini Filmekimi'nde yapacak ve sinemaseverler merakla bekledikleri filmleri vizyonda önce buradan görme şansı elde edecek.

Tabii şimdi artık maraton başlamışken, ben de oturdum ve herkes gibi programın içinden beni en çok heyecanlandıran, görmek için sabırsızlandığım filmleri listeledim. Tabii bunun 5 günlük kısıtlı İzmir programının elverdiği kadar olduğunu belirtmem gerek.

1) SON OF SAUL

Aslında liste sıralı değil ama yine de birinci sıraya koyacağım, izlemek için en çok can attığım film belli: Son of Saul

Bu yılın çok konuşulan filmlerinden olan Macaristan'ın bu yıl Oscar adayı olan film; hakkındaki ''Bu zamana kadar yapılmış Soykırım filmlerinden oldukça farklı ve çarpıcı'' ve benzeri yorumlarla kendini epey merak ettiriyor.


2) THE PROGRAM                                                                                                                                   
Bir spor efsanesinden bir spor skandalının başrolü haline gelen Louis Armstrong; yükselişiyle ve düşüşüyle beyazperdede. Ben Foster'ın performansı ve Stephen Frears'ın yorumuyla. Bu etkenlerin hepsi zaten neden merakla beklendiğini açıklıyor.                                                                                                                                                                                                                                                      
                                                                                       

3) THE LOBSTER                                                                                                                             

Yine büyük bir iştahla, merakla beklediğim filmlerden biri. Şüphesiz Filmekimi seçkisindeki en dikkat çeken yapımlardan biri. Yorgo Lanthimos'un nasıl bir iş çıkardığını görmek için sabırsızlanıyorum. Zaten festivalin ilk gününden sosyal medyaya düşen yorumlar da filmin ne kadar iyi olduğunu belli eden cinsten.


4) DHEEPAN

Jacques Audiard'in Cannes'dan Altın Palmiye ile dönen son filmi ''Dheepan'' da seçkideki dikkat çeken filmler arasında. Paris'teki üç Sri Lankalı Mülteciyi merkezine alan film, özellikle Avrupa ve Dünya gündemine oturan mülteci sorununun konuşulduğu şu günlerde daha da başka bir anlam taşıyor.


5) KNIGHT OF CUPS

Terrence Malick'in, çoğunlukla olumsuz yorumlar alan 2012 yapımı To The Wonder'dan sonra çektiği son filmi Knight of Cups; Christian Bale, Natalie Portman, Cate Blanchett gibi ünlü isimleri bünyesinde barındıran bir film. 2011'de uzun bir aradan sonra çektiği ve özellikle nefis sinetografisi ile görsel bir anlatı sunduğu ''Tree of Life'' sonrası umarım yine benzer bir hazzı yaşatır Malick.


6) EL CLUB

2015 Berlinale'den Büyük Jüri Ödülü ile dönen Pablo Larrain'in son filmi El Club; aynı zamanda bu yıl Şili'nin Oscar adayı. Katolik kilisesine sert eleştiriler yönelten ve mizahı da elden düşürmeden karanlık bir atmosfer oluşturmayı başaran film bu yıl oldukça ses getirdi. Benim de merak listemde.


7) YOUTH

2 Yıl önce ''La Grande Bellezza'' ile sinemaseverleri büyüleyen ve En iyi yabancı film Oscar'ını kucaklayan Paolo Sorrentino'nun ünlü oyunculardan oluşan kadrosu ve çektiği ilk ilngilizce film olmasıyla dikkat çeken Youth'da Michael Caine, Harvey Keitel, Rachel Weisz, Paul Dano ve Jane Fonda yer alıyor.



8) MISTRESS AMERICA

                             Son üç yıla Frances Ha, While We're Young gibi iki güzelliği sığdıran, samimi, tabiri caizse ''şeker gibi'' filmlerin yönetmeni Noah Baumbach bu yıl da ''Mistress America'' ile kaldığı yerden devam ediyor. Merakla beklenıyor elbette.


9) CAROL

Bu yıl Cannes Film Festivali'nde başrol oyuncularında Rooney Mara'ya en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran Amerikan Bağımsız Sinemasının önemli isimlerinden Todd Haynes'in son filmi ''Carol'' gittiği her festivalde çok konuşulmuştu. Belli ki Filmekimi'nde de en çok konuşulan filmlerden biri olacak.


                  10) RAMS (HRUTAR) 
                               
İzlanda'nın Oscar adayı Rams (Hrutar), Cannes'dan Belirli Bir Bakış Ödülü ile dönerek dikkatleri üzerine çekmişti. Kuzeyin soğuk havasına ters şekilde sıcak, mizahi bir hikaye barındıran film Filmekimi'nde izlenebilecek.


Bumerang - Yazarkafe