10 Kasım 2014 Pazartesi

KISA KISA: HAFTANIN VİZYON FİLMLERİ

1) Deniz Seviyesi

İlk kez 33. İstanbul Film Festivali'nin ulusal yarışma bölümünde izleyici karşısına çıkan ve Altın Koza film festivali'nde "En İyi Yönetmen", "En İyi Kadın Oyuncu", "En İyi Erkek Oyuncu", "En İyi Müzik", "En İyi Görüntü Yönetmeni", "En İyi Kurgu ödüllerini toplayarak büyük ses getiren Deniz Seviyesi Başka Sinema kapsamında vizyonda izleyiciyle buluştu.


Yönetmenler Nisan Dağ ve Esra Saydam'ın ilk filmi olan ''Deniz Seviyesi'', bir ilk film için olması gereken niteliklerin de üstüne çıkıp yılın en iyi yerli filmlerinden biri oluyor.
Damla Sönmez ve Ahmet Rıfat Şungar'ın aldıkları ödülleri hak ettiklerini gösteren, etkileyici performansları ile Deniz Seviyesi; 2014'ün en iyi yerli filmleri'nde Kış Uykusu, Kusursuzlar, Silsile gibi fimlerin yanına adını yazdıracak bir film.
Görülmeli.

2) The Drop

Haftanın bir başka vizyon filmi The Drop ise bir suç filminin kaliteli olabilmesi için gereken bileşenlerin pek de iyi bir harman ile yoğrulmamasıyla eksik kalmış bir yapım.

Filmi ayakta tutan şey güçlü oyunculukları. Özellikle Tom Hardy. Fakat bunun dışında tablo pek iç açıcı değil.
Ancak filmdeki birtakım sıkıntılara rağmen eğer türün tutkunuysanız; Tom Hardy'nin, özellikle de artık aramızda olmayan James Gandolfini'nin son performansını görmek için bile The Drop vizyonda şansı hakediyor.

3) Interstellar

Ve sadece haftanın değil, bu yılın en çok konuşulan, merak edilen filmlerinden biri olan Interstellar nihayet bu hafta vizyona girdi.

Öncelikle zaten çeşitli mecralarda uzun uzun eleştirileri, irdelemeleri yapıldı, çizildi. Ben zaten kendimi de sinema eleştirmeni olarak görmediğim için hissettiklerim hakkında kısa kısa yazıp film ile başbaşa bırakmayı düşünüyorum.

Daha önceleri de Christopher Nolan filmleri için ''yorumların ortası yok'' diye belirtmiştim. Genellikle seveni tam seviyor veya tam tersi sevmeyenleri de olumsuz eleştiri yağmuruna tutuyor. Interstellar için ilk 3 gün yapılan yorumlara bakarsak aynı şeyi tekrar söyleyebilmemiz mümkün.
Burada karar elbet kişisel zevklere kalıyor.

Ben ise filmi hayranlıkla izleyip sevenlerdenim. Etkisine kapılmamak mümkün değil. Oldukça farklı bir deneyim sunduğu kesin ve bunu 3d saçmalığı olmadan seyirciye yansıtıyor Nolan.
Önümüzde henüz iki aylık bir dönem var yılın bitmesine ancak daha iyisini görür müyüz bilemem ancak Interstellar şimdilik benim için ''yılın en iyi filmi'' diyebileceğim, usta işi bir film niteliğinde.

Henüz abartı diyebilir miyiz bilemem ancak önümüzdeki 20-30 yıllık süreç Interstellar'ın bilim-kurgu sineması için yeni bir ''2001: A Space Odyssey'' vakasına dönüşmesine yol açabilir. Neticede bilim-kurgu sineması hemen parlamayan, başyapıt değeri için belli bir zamana ihtiyaç duyan filmler üreten bir tür.

Film, zaten kusursuz olan teknik yanının dışında ana unsurlardan biri olan senaryo kısmını da boşlamaması ve birçok teoriye kucak açan, bu verilere dayanan yapısıyla da takdiri hakediyor.

Cast seçimi de oldukça başarılı. Son yılların parlayan yıldızı Matthew McConaughey yine başarılı (özellikle dramatik sahnelerde dikkati çekiyor)  bir portre çizerken, ona yine sırıtmayan oyunculuklarıyla Anne Hathaway, Jessica Chastain, Nolan filmlerinin demirbaşı Michael Caine, Casey Affleck ve villain diyebileceğimiz rolüyle Matt Damon eşlik ediyor.

Kesinlikle vizyondayken bu deneyimin tadını çıkarın ve bilim-kurgu sineması için şimdiden önemli bir yapıt diyebileceğimiz Interstellar'ı görün.

Nolan'dan bolca bu tarz kaliteli yapıtlar görmemiz, The Dark Knight Rises vari kötü denilecek işlere geri dönmemesi dileğiyle

İyi seyirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe