13 Nisan 2013 Cumartesi

CLINT EASTWOOD


Kendisi hakkında ‘’sinemanın yaşayan efsanesi’’ desek kimse itiraz etmez sanırım.
Belki de Morgan Freeman ile birlikte eski kuşak sinemanın son temsilcilerinden. Son yıllarda da geçmişteki dev tecrübeleriyle modern sinemayı harmanlamasını bilen usta bir isim: Clint Eastwood
Hem ustalığı su götürmez bir oyuncu hem de harika bir yönetmen.


İşte bu yüzden kendisini izliyor olmak büyük bir şans aslında günümüz sinema seyircisi için.
Kendisini izlediğim ilk film, Morgan Freeman ile birlikte oynadığı 1992 yapımı ‘’Unforgiven’’ dı. Bu filmde tanımış ve kendisinin takipçisi olmuştum. Sonrasında hızla filmografisini tükettim.
Her izlediğim filmde hayranlığım daha da arttı. Sinema zevkimin oluşmasında büyük katkısı olan, sinema deyince aklıma gelen ilk simalardan Clint Eastwood.


31 Mayıs 1930 tarihinde çelik işçisi bir babanın oğlu olarak başlayıp sinemanın unutulmaz yüzlerinden biri olmaya uzanan bir hayat öyküsü.
Clint Eastwood başlarda adem elmasının fazla çıkık olması sebebiyle stüdyoların tercih ettiği bir isim olmaz. Ancak yılmayan Eastwood, ilk çıkışını bir tv dizisi olan Rawhide’da Rowdy Yates karakterini canlandırarak yapar.
Ancak onu, yeteneğini dünyaya duyuran asıl yapım ise 1964 yapımı ‘’A Fistful Of Dollars’’ filmidir.
Arkasından 1965’te ‘’For a Few Dollars More’’ ve her sinemaseverin aşina olduğu Clint Eastwood ismini hafızalara kazıyan 1966 yapımı ‘’ The Good, The Bad And The Ugly’’ ile Clint Eastwood herkes tarafından bilinen bir isim haline gelir.
Yıl 1971. ‘’Dirty Harry’’ filminde canlandırdığı Harry Callahan rolüyle sinema tarihinin unutulmaz karakterlerinden birine imza atar.



Arkasından 80’li yıllar Eastwood için kısa bir duraklama dönemi olur. Sanki 90’lı yıllarda yapacağı sürprizlere bir hazırlık yaparcasına 80’li yıllarda gündemde olmadı Eastwood.
Ve 1992. Hem yönetip hem oynadığı ‘’Unforgiven’’ ile akademiden en iyi yönetmen oscar’ını kazandı ve en iyi aktör dalında ödüle aday gösterildi.
Arkasından sırasıyla ‘’In the Line of Fire’’, ‘’A Perfect World’’, ‘’The Bridges of Madison County’’, ‘’Absolute Power’’, ‘’ True Crime’’ filmlerinde oynadı.
2000’li yıllar.
Clint Eastwood 2000’li yıllara ‘’Space Cowboys’’ filmiyle giriş yaptı. 2002 yılında ‘’Blood Work’’ ile oyunculuk kariyerine devam etti.
Ve 2004… Ustadan bambaşka bir film: ‘’Million Dollar Baby’’
2005 yılındaki akademi ödüllerinde aday olduğu dallarda favori olarak gösterilen, bir başka usta isim Martin Scorsese yönetimindeki ‘’The Aviator’’ ile geçen yarışta Eastwood ve ekibi, 2005 akademi ödüllerinin galibi olur. En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi aktris ve en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında ödülün sahibi olur. Morgan Freeman ve Clint Eastwood gibi iki usta oyuncuyu birlikte izlediğimiz filmde, Hillary Swank de oyunculuğuyla göz dolduruyor.


Arkasından oyunculuğa 4 yıllık bir ara verir Clint Eastwood. Bu arada da ‘’Flags of our Fathers’’, ‘’Letters From Iwo Jıma’’ ve ‘’Changeling’’ filmlerinin yönetmenliğini yapar.
Ve onu bir kez daha kamera karşısında izlediğimiz, yönetmenliğini de yaptığı ‘’Gran Torino’’ 2008 yılında vizyona girer. Bizlere leziz bir hikaye izletir Eastwood.


Gran Torino’nun ardından belli bir süre kamera karşısında görmedik onu. ‘’Hereafter’’, ‘’Invictus’’ ve son olarak geçtiğimiz yıl ‘’J.Edgar’’ filminin yönetmen koltuğunda oturdu.
Ve nihayet uzun bir aranın ardından özlediğimiz Clint Eastwood’u 2012′nin sonlarında ‘’ Trouble with the Curve’’ filminde izleyebiledildik. Her ne kadar film vasat olsa da Eastwood’u izleyebilmiş olmak yetti.
Ve son olarak, izlediğim ilk filmi olduğundan olsa gerek benim için hep Will Munny olan bu değerli insana daha uzun ömürler diliyorum.
Umarım onu beyazperdede yine oyunculuğuyla bizi büyülemeye devam ederken görmeye devam ederiz.
Saygılar Clint Eastwood’a.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe