13 Nisan 2013 Cumartesi

”QUEEN” VE FREDDIE MERCURY



Müzik tarihi boyunca çok az grup vardır, dil, ırk fark etmeden her türden insanın sevgisini kazanmış, dillere pelesenk olan unutulmaz şarkılara imza atmış olsun. Her konserinde bir stadyum dolusu insanı müzikle senkronize hale getirebilecek bir grup, Queen. Evet, ‘’Queen’’ efsane kelimesinin tam anlamıyla şekil bulmuş hali.


Efsane vokal Freddie Mercury, Gitarist Brian May, bas gitarda John Deacon ve bateride Roger Taylor’dan oluşan İngilizlerin efsane müzik grubu. Belki de ‘’efsane’’ sıfatının anlatmaya yetmeyeceği kadar sıra dışı, tüm albümleri 300 milyondan fazla satan büyük bir grup.

Queen, müzik macerasına 1970 yılında başladı. Londra’da Roger Taylor, Brian May ve Freddie Mercury tarafından kurulan grup, bir yıl sonra basçı John Deacon’un da katılmasıyla son şeklini aldı.
İlk olarak 1973 yılında Queen adlı aynı ismi taşıyan albümleriyle müzik hayatlarına başladılar. Sert tonların hakim olduğu albümde Keep Yourself Alive, Doing All Right, Great King Rat, Liar, Jesus ve özellikle The Night Comes Down benim sık sık dinlediğim, bu albümdeki en çok beğendiğim parçalar. Fakat bu albüm her ne kadar dikkat çekmeyi başarsalar da henüz Queen efsanesinin adını duyurmamıştı. Asıl çıkışları daha sonra olacaktı.
Ardından 1 yıl sonra 1974 yılında” Queen II” isimli albümleriyle ilk albümün izinden giderek başarılı bir albüm ortaya koydular. Bu albümde ise The Fairy Feller’s Master-Stroke, Seven Seas of Rhye, benim en çok dinlediğim ”Queen II” parçaları oldu.
Aynı yıl Queen, Sheer Heart Attack adında üçüncü stüdyo albümünü çıkarır. Albümdeki Killer Queen şarkısı kısa sürede İngiltere’de 2 numaraya yükselir. Bu albüm özellikle sonraki Queen albümlerinin altyapısını oluşturan bir albüm olmuştur.

Ve Queen efsanesi doğar: A Night At the Opera
Bu albümde Rock-Opera konseptini kullanan Queen büyük bir başarı yakalar. Albümdeki en dikkat çeken parça, şüphesiz yılların eskimeyen şarkısı Bohemian Rhapsody’dir. Bohemian Rhapsdoy, dünya müzik tarihinde video klip çekilen ilk şarkıdır ve Queen’e ”Dünyanın en büyük hiti” ödülünü kazandırmıştır. Ayrıca şarkıyla ilgili en dikkat çeken şeylerden biri de; Queen, hiçbir konserinde bu şarkının tamamını canlı çalmamıştır. Bohemian Rhapsody Queen için dönüm noktası olmuştur.


Yıl 1976 ve ”A Day at the Races”
Queen’in 5. Stüdyo albümü, önceki iki albüm A Night At The Opera ve Sheer Heart Attack ile paralellik gösterir. Albümde Brian May’in bestelediği Tie Your Mother Down ve Mercury’nin harikası Somebody to Love, bu albümde sık dinlediğim parçalar olmuşlardır.

Yeni bir marş doğuyor: News of The World
Dillere pelesenk olan We will rock you ve We are the champions’in yer aldığı bu albüm için denilebilecek tek şey herhalde Queen albümleri içinde stadyum-rock denemesiyle apayrı bir yere sahip olduğudur.

1978′te Queen 7. stüdyo albümü olan ”Jazz” adlı albümü çıkarır. Bu albümde de tıpkı bir önceki News of the World’de olduğu gibi deneysel tür rock parçaları görülür. Bu albümde özellikle Jealousy ve Don’t Stop Me Now adlı parçalar dikkat çeker.


1979′da Queen, ilk konser albümü olan Live Killers’ı çıkarır.
1980′de iki albüm çıkarır Queen: The Game ve ilk film soundtrack albümleri olan Flash Gordon.
Play The Game, bir John Deacon şaheseri olan Another One Bites The Dust, The Game albümündeki en sevdiğim şarkılardır.
Ve 80′li yıllar Queen için kısa süreli bir durgunluğa sebep olur. Bunun sebebi ise Hot Space adlı albümleriyle tarz değiştirmeleri ve pop ağırlıklı şarkılardan oluşan bir albüm çıkarmalarıdır. Bu durum Queen hayranlarının tepkisini çeker ve albüm satışlarında da düşüş yaşanır. Ancak yine de David Bowie ile düet yaptıkları ”Under Pressure” oldukça beğenilir.

Bunun üzerine grup yeniden rock kökenlerine dönerek 1984 yılında 10. stüdyo albümleri ‘’The Works’’ isimli albümü çıkardı. ‘’I want to break free’’ gibi birçok bağımsızlık mücadelesi veren ülkenin milli marşı haline gelen bir şarkıya imza attılar.
Ayrıca sonraları Lady Gaga’nın da sahne ismini almasına etki eden ”Radio Ga Ga” isimleri parçaları da çok beğenen parçalardan biri olur.

1985’te Londra’da Wembley stadyumunda düzenlenen ‘’Live aid’’ adlı yardım konserinde sahneye çıkan Queen, adeta gecenin yıldızı olmuştu. İngiliz müzisyen Elton John’un da sonradan dediği gibi binlerce insan sanki sadece Queen’i beklemişti ve geceyi kazanan Queen olmuştu. Aynı zamanda bu konserden 110 milyon dolardan fazla gelir elde edilmiş ve Afrikadaki açlık sınırındaki ülkelere bağışlanmıştır.


1986′da ”A Kind of Magic” isimli albümü çıkarırlar. One Vision, A Kind Of Magic, Friends Will Be Friends, Who Wants to Live Forever parçaları albümde en çok dikkat çekenler olur.
Aynı yıl 12 Temmuz 1986 Cumartesi günü, Queen ve Freddie Mercury son kez stadyum konserlerine çıkarlar. Bunun sebebi ise sonradan Mercury’e konulan AIDS teşhisidir. Freddie Mercury, bu son konserinde Wembley’de unutulmayacak bir konsere imza atar. Live At Wembley 86, destansı bir konser olur.


Grubun gidişatını değiştiren olay, 1987 yılında meydana geldi. Vokal Freddie Mercury’e AIDS teşhisi konuldu. Sonraki yıllarda ise grup sessizliğe büründü.
3 yıl aradan sonra Queen, Miracle adlı albümünü çıkardı. Miracle, I Want ıt all gibi parçalar albümde dikkat çekenler oldu. Ayrıca Miracle, bütün grup elemanlarının izlerini taşıyan bir albüm olmuştur. Bu yüzde albümdeki bütün bestelerin grup elemanlarının hepsi tarafından yazıldığı belirtilmiştir.

Yıl 1991
Ve Freddie Mercury son sözünü söylemek için stüdyoya girdi: ‘’The show must go on’’
1991 yılında, Mercury’nin ölümünden kısa bir süre önce grup son albümü veda niteliğindeki ‘’Innuendo’’ yu çıkardı ve artık solgun görünen, ayakta durmakta güçlük çeken Mercury son kez haykırdı şarkılarını. ‘’Innuendo’’, ‘’Show must go on’’ gibi hit parçalar ortaya çıkaran efsane grup Queen bu albümün ardından sessizliğe gömülecekti.
23 Kasım 1991 tarihinde menajeri aracılığıyla hayranlarına bir mesaj ulaştıran Mercury, yayınladığı mesajında ‘’ Son iki hafta boyunca basında yapılan yoğun varsayımlar üzerine, testlerimin HIV pozitif çıktığını ve AIDS taşıdığımı onaylıyorum. Bu bilgiyi bugüne dek gizli tutmamın, yanımdakilerin mahremiyetini korumak adına doğru olacağını düşünmüştüm. Fakat artık, dostlarımın ve dünya çapındaki hayranlarımın gerçeği bilme vakti gelmiştir ve umarım herkes bu korkunç hastalıkla mücadelede doktorlarıma katılacaktır. Mahremiyetim benim için her zaman önemli olmuştur ve fazla röportaj vermememle ünlüyümdür. Bu tutumum bundan sonra da böyle devam edecektir, lütfen anlayışla karşılayın.’’ Sözlerini yayınlattı ve bu sözlerden 24 saat sonra yani 24 Kasım 1991’de Mercury hayata gözlerini yumdu.


Ölümünden sonra Queen grubu üyelerinin ortak kararıyla 20 Nisan 1992’de birçok ünlü sanatçının da katıldığı ‘’Freddie Mercury anma konseri’’ adıyla Mercury’nin şanına yakışır şekilde görkemli bir konser düzenlendi. Konsere on binler katıldı ve hep birlikte onun anısına haykırarak şarkılarını söylediler.
Arkasından en anlamlı sözü ise İngiliz müzisyen Elton John söyledi: “Tanrı en sonunda kare asını tamamladı dostum.. Janis Joplin, John Lennon , Elvis Presley ve sen…Arkadaşım olduğun için teşekkürler.. Seni her zaman seveceğiz.”
Mercury’nin ölümünün ardından Queen grubu son kez bir araya gelerek ‘’Made in Heaven’’ albümünü çıkardılar ve ayrıldılar. Grubun dağılmasının ardından basçı John Deacon, yaşamının geri kalanında müzikal anlamda Mercury dönemindekinden daha iyi olamayacağını düşünerek müziği bıraktı ve ailesiyle sessiz bir yaşam sürmeyi tercih etti.
Brian May ve Roger Taylor ise 2004 yılında Paul Rodgers ile bir araya gelerek ‘’Queen+ Paul Rodgers’’ adıyla bir turne düzenlediler. Şu sıralar ise yanlarına Adam Lambert’ı alarak konserler vermeye devam ediyorlar.

Mercury’nin ölümünden sonra bir süre depresyona giren, intihar etmeyi düşünen Brian May, şu an Liverpool’da bir üniversitenin rektörlüğünü yapıyor. Aynı zamanda bir astrofizikçi ve Roger Taylor ile birlikte sahne almaya devam ediyor.
Roger Taylor ise halen aktif olarak müzik yaşantısına devam ediyor.
Ve tüm bunlardan geriye Freddie Mercury döneminden anılar, pırıltılı bir müzik hatırası kaldı…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bumerang - Yazarkafe